Kentlerin de insanlar gibi bir kimliği ve kültürü vardır.
…..
Birkaç gün önce, pazar günü sabahın erken saatlerinde halk otobüsüne binen on on bir yaşlarında bir kızımızın kartında konturu kalmamış.
Konturunun kalmadığını anlayan kızımız hemen otobüsün basmaklarından geri indi.
Tam otobüs hareket edecekti ki yolculardan bir bayan, “şoför bey çocuğu çağırır mısınız?” deyip çantasından otobüs kartını çıkardı; ancak ondan daha erken davranan orta yaşlı bir beyefendi hemen kartını makineye tutuverdi.
…..
Buna benzer bir olaya dün yine şahit oldum.
Halk otobüsüne binmek isteyen kırk beş elli yaşlarında bir bayanın kartı boşmuş.
Hemen yolculardan biri kartını uzatarak bayanın ücretini ödemiş oldu.
…..
Yüce Mevlâ: “İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın.” buyuruyor.
…..
Birçok üstün meziyetlerinin yanında yardımlaşma konusunda da bir çelebi edasıyla birbirleriyle yarışan bu insanları takdir etmemek elde değil…
Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled, Kütahya için yazdığı gazelinde şöyle der:
Kütahya şehri gibi bir şehir yoktur, orada bir ay kalana ne mutlu!
Eğer iki ay kalırsa, hazzı ve istifadesi daha da artar.
Mum gibi tüm iç hâlini yüzüne yansıtmıştır, nûru hiçbir zaman kesilmez.”
…..
Kütahya…
Nurlu şehir….
Türk-İslâm medeniyetinin referans şehri!
Kuruluşun ve Kurtuluşun Diyarı!
Bugün göç veren bir kent olduysan…
Hakkın olan yatırımları veya ödenekleri alamıyorsan…
Bir zamanlar sana bağlı olan illerin gerisinde kaldıysan…
Sorumlusu bugüne kadar oy verdiğin politikacılar ve yerel yöneticilerdir.
…..
Sözü, Cemal Oğuz Öcal’ın mısralarıyla bitirelim:
Yıldızlar üstünde nurdan bir mahya,
Sessizlik içinde uyur Kütahya.
Kim diyor, ”Acısı dinmiş bu şehrin“,
Gariplik ruhuna sinmiş bu şehrin.
* Kütahya Zafer Gazetesinin 23 Ekim 2012 tarihli sayısında yayımlanmıştır.